Bu Blogda Ara

25 Temmuz 2008 Cuma

OLİMPİYATLAR ve TENİS

OLİMPİYAT OYUNLARI YAKLAŞIRKEN

TENİS, PEKİN 2008 OLİMPİYADI ve BİZ
1896 yılından (bayanlar 1900) çıkarıldığı 1924 yılına kadar olimpiyat oyunları içinde yer alan tenis sporu, 60 yıl aradan sonra 1984 yılında gösteri sporu olarak ve 1988 yılında ise Seul olimpiyatlarında resmen ve tekrar olimpiyat oyunları içine alınmıştır. Bu günlerde de tenis dünyasında ki ATP ve WTA düzeninin tabii takvimi içinde yer almaktadır. Engelli tenisçilerin müsabakalara başlaması ise 1992 yılında Barcelona’da gerçekleşebilmiştir.

İlk olimpiyat madalyasını erkeklerde Irlandalı John Boland, Yunanlı Dionysios Kasdaglis’i yenerek kazanmış, bayanlarda ise ilk şampiyon İngiliz Charlotte Cooper olmuştur. 2004 yılında yapılan Atina olimpiyatlarıyla da dünyanın önde gelen sporcularının katıldığı ciddi bir disiplin haline gelmiştir.

Tenis müsabakaları Olimpiyatlarda, Grand Slam’lerde olduğu gibi 7 maçta değil, en çok 6 maçta neticelenmektedir. Ayni şekilde 128 kişi yerine, 64 kişi üzerinden yapılacak olan elemelerden ana tabloya çıkan 6 kişi, iki özel davetli sporcu ve de 9 Haziran 2008 tarihinde ki dünya sıralamasındaki yerleri ile ana tabloyu hak eden 56 kişinin oluşturacağı 64 lük fikstür ile gerçekleşmektedir. Ancak asıl önemli olan ülke bazındaki katılımlardaki kısıtlamalardır.

Evet, her ülkeden Davis kupasına veya Federasyon kupasına en az bir kere katılmış teklerde en fazla 4 erkek ve dört bayan tenisçi, çiftlerde ise iki takımla katılabiliyor. Ülkeler kendi sıralamalarını istedikleri gibi yapabiliyorlar

Pekin olimpiyatları sırasında, tek ve çift erkekler, tek ve çift bayanlar tenis müsabakaları açık alanlarda ki sert zeminli kortlarda, 10 - 17 Ağustos tarihleri arasında 3 set üzerinden, final maçları ise erkeklerde 5 set üzerinden oynanacaktır. Başarılı oyuncuların altın, gümüş ve bronz madalya kazanacağı maçlarda, tüm oyuncular da dünya sıralamalarına katkıda bulunacak ATP veya WTA puanları kazanacaklardır.

Pekin’de Roger Federer ikince defa, Ana Ivanovic ise ilk defa seri başı olacaklar,
Bu güne kadar Olimpiyatların kraliçesi 2 altın (1984-88) ve bir gümüş (1992).ile Alman Steffi Graf idi. Bakalım değişecek mi?
Olimpiyatlarda en çok kazanan ülkelerin başında 15 altın madalya ile Amerika Birleşik devletleri, arkasında 12 madalya ile İngiltere, 5 madalya ile Fransa ve 4 madalya ile Almanya gelmekte.
Olimpiyatların ilk günlerinden beri tenis branşında altın madalya kazanan erkekler şöyledir:
2004 - Nicolas Massu (Şili)2000 - Yevgeny Kafelnikov (Rus)1996 - Andre Agassi (USA)1992 - Marc Rosset (İsviçre)1988 - Miloslav Mecir (Çek)1984 - Stefan Edberg (İsveç)...1924 - Vincent Richards (USA)1920 - Louis Raymond (Güney Afrika)1912 - Andre Gobert (Fransız) kapalı, Charles Winslow (G. Afrika) açık1908 - Arthur Gore (İngiltere) kapalı, Josiah Ritchie (GBR) açık 1904 - Beals Wright (USA) 1900 - Laurence Doherty (İngiltere)1896 - John Boland (Irlanda)
Bayanlarda ise: 2004 - Justine Henin (Belçika)2000 - Venus Williams (USA)1996 - Lindsay Davenport (USA)1992 - Jennifer Capriati (USA)1988 - Steffi Graf (Almanya)1984 - Steffi Graf (Almanya)...1924 - Helen Wills (USA)1920 - Suzanne Lenglen (Fransa)1912 - Edith Hannam (İngiltere) kapalı, M. Broquedis (Fransa) açık1908 - Gladys Eastlake-Smith (GBR) kapalı, Dorothea Lambert-Chambers (İngiltere) açık1904 – Müsabakalar yapılmamıştır1900 - Charlotte Cooper (İngiltere)1896 - Müsabakalar yapılmamıştır.
Bize gelince, birçok dalda olimpiyatlara katılıyor olmamıza rağmen henüz tenis’te katılmaya imkan bulamadık.
Ülke şampiyonluklarını her şeyden daha önemli gibi görmekten asıl önemli ve değerli olan dünya sıralamasının göz ardı etmişiz. Aslında zaten bu hedef için ne sponsorumuz, ne devlet desteğimiz, ne de arzumuz olmamış. Katılabilmiş olmanın bile çok önemli olduğu dünya çapındaki bu olaya tenis gibi özellikli bir branşta da katınılması için devletimizin yönlendirici ve destekleyici olması gerekmez miydi? Bereket sponsorsuz ama tenis aşığı örnek milli oyuncumuz İpek Şenoğlu ve de Tac kulübünün Özbek asıllı sponsorlu Milli oyuncusu Marsel İlhan bu yola başlarını koymuşlar; raketleri sırtlarında turnuva turnuva dolaşıp puanlarını toplamaya çalışıyorlar. Umarız ikisi de bu imkanı elde eder ve de en azından elemelere katılırlar.
Evet, tenis bireysel bir spor olmakla beraber, burada başarılı olanların başarısı ülkelerinin başarısı olmaktadır. Zaten bireysel sporlarda yalnız milli düzeyde elde edilen başarı artık başarı olmaktan çıkmıştır. Bunu anlayıp, hazmedip, hedef olarak koyduğumuzda muhakkak ki uluslararası arenalarda sesimiz daha çok duyulacaktır. Temmuz 2008

Hiç yorum yok: