DALDAN DALA : YAŞAM ve TENİS : 2012

7 Nisan 2012 Cumartesi

GENÇLİK

GENÇLER İÇİN

Gençler size sesleniyorum…

Evet, gençler Siz haklısınız… Bizler size yeterince yol göstermedik, elinizden pek tutmadık, Sizlere örneğin, tenisin yanında tüm spor dallarının getirebileceği sosyal güçten, büyük mutluluktan, hayat boyu sürebilecek bir arkadaşlıktan hiç bahsetmedik… Sizlere söz hakkı, deneme şansı dahi vermedik… Egoistçe davrandık hep… Sizleri kortlardan çıkarıp biz girdik oynamaya… Büyük balıklar gibi Sizleri yuttuk.

Şimdi de hangi hakla “hadi kortlara, hadi spor yapmaya” demeye kalkıyoruz…

Evet, haklısınız bu konuda ağzımızı dahi açmamalıyız… Değil mi?

Babalar, analar, eğitmenler Size de sözüm var…

Sizler gençlere hemen ve her fırsatta, sporda bu günü hiç önemsemeden, geleceği düşünüp yol göstermez ve şans vermezseniz, ne zaman vereceksiniz ki?

Evet, hepimiz suçluyuz, maalesef…

Necdet Kestelli
6 Nisan 2012

5 Nisan 2012 Perşembe

GENÇLERİMİZ

SPOR ve GENÇLERİMİZ

Biliyorsunuz büyüklerimiz, aslında genç nüfusumuz kullansın diye bu sene yurt sathında 18 stadyum yanında # 350 adette muhtelif spor tesisi yapmaya soyundu. Aslında 75 milyonluk nüfusumuzun % 25’i gençlerden (9 – 30 yaş arası) oluşuyor. Nüfusumuzun da, dikkate alınmadıkları için veteran sporcular hariç, ancak tüm kategorilerde lisanslı olarak # 1.600.000 kişi yani % 2’i spor yapıyor.

Okullarda, birkaç istisna dışında spor yapmak imkansız. Ayrıca maalesef ne ailelerimiz, ne de okullarımız, aslında ilk görevlerinden biri olmasına rağmen gençlere spor kültürünü verebilecek durumda değiller. Tersine, eğitimin büyük zorluklarından ve gelecek endişesinden dolayı spora belki de engel bile oluyorlar. Ailelerin tek yönlendirdikleri spor yine, potansiyel getirisinden dolayı futbol tabii ki!

Sporun okullarda gelişmesi için birçok girişimler olduysa da maalesef genelleşemedi ve gençler üniversite hazırlıkları dolayısıyla spordan koptuğu gibi de seyrin dışında nefret etmeye bile başladılar sanıyorum. Ve gençlerin en tabii hakları olan oyun, her türlü zihinsel ve fiziksel faaliyetin başı olması gereken spor yapma özgürlükleri neredeyse yok olmakta.

Asıl yapılması gereken, organizasyon taşeronluğu için dahi olsa ihtiyaç duyulan tesislerin yapılması yanında, gençlerin geniş bir şekilde teşvik de edilerek spora yönlendirilmeleridir.

5 Nisan 2012

Necdet Kestelli

27 Mart 2012 Salı

VETERAN TENIS MİLLİ TAKIMLARI

MİLLİ TAKIMLARIN YÖNETİMİ

Performans milli takımlarının zaten bir sahibi var: Federasyon. Ekipleriyle Onları seçer, çalıştırır ve her türlü ihtiyaçlarının karşılayıp müsabakalara yollar. Başlarında sorumluları, antrenörleri vardır. Gereğini yaparlar…

Senyörler ise kendi arzu ve imkanlarıyla puan toplarlar, milli olma hakkını kazanıp TTF’den gelen şartlı bir davet duyurusuna olumlu cevap verdikten sonra, yaş kategorisinde ki kaptanının az veya çok ilgisi yanında TTF’nin verdiği eşofmanlar ve (ülke dışı ise) daha sonra vereceği cüz’i ulaşım desteği ile Dünya takımlar arası şampiyonasına giderler. Ayni şehre 10 takımla da (# 40 kişi) gidilse, özellikle şampiyona birden çok kulüpte gerçekleşiyorsa, takımlar hem birbirlerinden, hem de ülkeden kopar, koordinasyon ise tamamen kişisel dostluklara, ilgiye ve iletişime kalır. Kimse ilgilenmiyor diye şikayet edilir, hep konuşulur, ama maalesef çözüme yaklaşılmaz.

Diyoruz ki öncelikle takım kaptanlarının görevleri daha net ve kapsamlı bir şekilde belirlenmeli. Buna bağlı olarak tüm katılan kaptanların koordinasyonunu sağlayacak, haberleri zamanında ve doğru olarak yetkili mercilere ulaştıracak, ülke ile teması devam ettirecek, San Diego’da olduğu gibi beklenmedik bir sağlık sorununda yakından ilgilenecek, oynamayan kaptan gibi bir kişinin TTF tarafından yetkilendirilmesi çok yerinde olur ve ayrı kulüplerde de olsalar takımların birlikteliği, koordinasyonu ve denetimi sağlanmış olur.

Diyoruz ki Federasyon, hepimizin patronu olduğuna göre senyörlere de sahip çıkmalı…

Mart 2012